6 Eylül 2014 Cumartesi

bir daha hüznünü bırak da gel eylül!



Öyle çok fazla iyi değilim. Ya da iyiyim de çok mutlu değilim. Buna bile karar veremeyecek belirsizlikler içindeyim. Ne yaşıyorum? Ne yaşamalıyım? Ne zaman yaşamalıyım? Doğru olan ne? Bu soruları düşünüyorum sanki yaşamadan cevap bulabilecekmişim gibi. Ne komik.

Sevmedim ben bu gidişi, götürüşü, sürüklenişi ve bilinmeyişi. Ya ileri saralım biraz daha -tamam, kabul büyümeye razıyım- , ya da geriye dönelim tekrardan. Ama zamanla olan savaşta biraz da benim sözüm geçsin. İyi mi kötü mü olacak bilmiyorum ama sözüm geçsin. "Zaman nedir lan?" diyebileyim rahatça da, hayalimde büzüşsün soyutluk.Ya da , neyse.

Eylül hüznü müdür bu bilmem ama yapraklar dökülüyor. Yokken var oluyor, yeşil oluyor, büyüyor da meyvesi olduktan sonra, eylülde atılıyor yere. Düşmüyor, atılıyor diyemediğimizden "dökülüyor".

İnsan da "dökülüyor" hayatlardan. Ama bazen dal da kırılıyor, dal da ölüyor.
Diğer ağaçların umrunda mı hiç? Diğer insanlar da umursamaz o yüzden. Sen içinde yaşarsın eylülü, biter mi? Kimse bilmez.

Bir daha hüznünü bırak da gel eylül!

Siya Siyabend dinleyin.

                                                                                                                     06/09/2014
                                                                                                                             ayşe.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder